GENİŞLETİLMİŞ TEMSİLCİLER MECLİSİMİZ ANKARA’DA TOPLANDI
GENİŞLETİLMİŞ TEMSİLCİLER MECLİSİMİZ ANKARA’DA TOPLANDI

Türk Metal Sendikası Genişletilmiş Temsilciler Meclisi, Genel Merkez ve Şube Yönetim Kurulu üyeleri ile işyeri sendika temsilcilerimizden oluşan 900’den fazla katılımcıyla, 21 Haziran 2025 Cumartesi günü Ankara’da, Anadolu Hotels Esenboğa Thermal’de gerçekleştirildi. İki oturum şeklinde düzenlenen toplantı, Genel Sekreterimiz Taliphan Kıymaz’ın içeriğe ilişkin yaptığı kısa bilgilendirme konuşmasıyla başladı. Ardından Genel Başkanımız Uysal Altundağ, açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi.

Genel Başkanımız Uysal Altundağ, Türk Metal Sendikası Genişletilmiş Temsilciler Meclisi’nin açılış konuşmasında şunları söyledi: 

“Bizim, Türk Metal Sendikası için her zaman dile getirdiğimiz bazı tespitler, gerçekler var. Bunlardan biri, Türk Metal’in ilklerin sendikası olmasıdır. Sendikal harekette, bize kadar hiç olmayan, çığır açan, fark yaratan ilkleri hayata geçirmemizdir. Herkese örnek olmamızdır. Bir diğeri ise, gelenek yaratan sendika olmamızdır. Hayata geçirdiğimiz ilkleri, geleneğe dönüştüren, sendikal mücadeleye yeni bir boyut kazandıran, sendikacılığa çağ atlatan bir sendika olmamızdır.

Bugün burada, artık geleneğe dönüşen önemli bir uygulamayı tekrarlamak, sendikamızın Eylül ayı ile birlikte gireceği toplu sözleşme mücadelesi öncesinde sizlerle birlikte olmak, sizlerin enerjisinden, desteğinden güç almak, çıkacağımız bu zorlu yolculuk öncesinde birlikte düşünmek, sizlerle görüş alış verişinde bulunmak için yine bir aradayız. Bugün, emeğimizin, ekmeğimizin, alınterimizin hakkı için, çoluk çocuğumuzun rızkı için çıktığımız yeni ve kutsal bir yolun, yeni bir mücadelenin başlangıcındayız. Genişletilmiş Temsilciler Meclisi toplantımıza hoş geldiniz. Şahsım ve Türk Metal topluluğu adına sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Evinize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

Dostlarım, biz, bugüne kadar gittiğimiz her yolda attığımız her adımda sizlerle birlikte yürüdük, hedeflerimize ortak akılla ulaştık. Her zaman birlikte düşündük, birlikte çalıştık, birlikte mücadele ettik ve birlikte kazandık. Şimdi yine, kazanmak için yola çıkıyoruz. Bunun için kollarımızı sıvıyoruz. Bu ilk toplantımızı, ülkemiz ve işkolumuz için doğru teşhisleri koymak, bir durum tespiti yapmak adına gerçekleştiriyoruz. O nedenle benden sonra, ülkemizde ekonomi alanında çok değerli bir isim olan Sayın Prof. Dr. İbrahim Ünalmış sizlere hitap edecek. Bize bu sözleşme öncesinde, Dünya ve Türkiye’deki ekonomik tabloya ilişkin bilgiler verecek. Kendisine hepimiz adına hoş geldiniz diyor, teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, şöyle biraz geriye gidip, bugüne kadar geçirdiğimiz aşamaları kısaca gözden geçirelim. Biz Türk Metal Sendikası olarak tarihimiz boyunca, özellikle de imzaladığımız son dört toplu sözleşmede, hep çok dikkatli ve sorumlu davrandık. Sözleşme masasına oturmadan önce geçim şartlarımıza, çarşının, pazarın durumuna, ücretlerimizin bu durum karşısındaki alım gücüne baktık. Sonra da ülkemizin koşullarını ve işyerlerimizin durumunu dikkate aldık. Sendikamızın temel sloganı olan, ‘Üretmek, Kazandırmak, Kazanmak’ ilkesinden hiç ayrılmadık. Her sözleşme döneminde, dersimize çok iyi çalıştık. Önce meseleye doğru teşhisi koyduk, sonra da doğru tedaviyi uyguladık ve hep başarılı olduk.

Hatırlarsanız değerli arkadaşlarım, bir sözleşme döneminde, asgari ücrette üst üste yapılan artışlar nedeniyle, on yıla kadar kıdemi olan üyelerimiz bile, neredeyse asgari ücretli hale gelmişti. Bu durumu tespit ettik, hemen masaya yatırdık. Çözümü de bulduk ve uygulamaya koyduk. Üst üste iki sözleşmede kıdem zammı aldık. Asgari ücretten olabildiğince uzaklaştık. Ücretlerimizde adaleti sağladık. O dönem buna ‘adalet çizgisi’ adını verdik. Başka bir sözleşmede, kıdemi olmayan arkadaşlarımızla, biraz daha kıdemliler arasındaki makas çok açılmıştı. Bu arkadaşlarımız için mutlaka çekme almalıyız, açılan makası kapatmalıyız dedik. Önce bir çekme alıp ücretleri yukarı çektik, ardından da ücret zammını aldık, bu arkadaşlarımızı rahatlattık.

17 Ocak 2023’te, ekonomik koşulların birden ağırlaşması, hayatın beklenenin çok üzerinde pahalılaşması nedeniyle, üyelerimiz ciddi bir geçim sıkıntısı yaşadılar. Hemen harekete geçtik. MESS ile oturduk, ortak bir noktada anlaştık, sözleşmenin bitmesine daha bir yıl olmasına rağmen sözleşme tarihimizde ilk kez bir ara zam aldık. Zor durumdaki üyelerimizi rahatlattık. Pandemi döneminde, insanlar kaygı içinde geçim derdindeyken, işini korumaya çalışırken, biz, ‘ölümüne çalıştık’, ‘canımız pahasına çalıştık’ dedik, herkesi tatmin eden bir sözleşmeye imza attık.

Bu örnekleri elbette artırabilirim. Ama şuna inanın, imzaladığımız her sözleşmede, o dönemin şartlarında ne alınabiliyorsa, en iyi sözleşme ne ise, o masadan onu alarak kalktık. Sadece Türk Metalli emekçilerinin değil ülkemizdeki tüm işçi sınıfının ümidi olduk. Her dönem önemli zorlukların üstesinden geldik, her sözleşmede zafere ulaştık.

Değerli arkadaşlarım, ülkemizde hiçbir sendikada olmayan hakları biz aldık, biz. Sağlık hizmetlerinden yararlanamıyoruz, özel hastanelere gidemiyoruz, doğru dürüst tedavi olamıyoruz dedik, sözleşmeye tamamlayıcı sağlık sigortasını koyduk. Üyelerimiz konforlu tatiller yapsın diye MESS ile yürüttüğümüz ortak eğitim anlaşması çerçevesinde Türkiye'nin en güzel tatil beldelerinde ailelerinizle birlikte ücretsiz tatil olanakları yarattık. Yani değerli kardeşlerim, Ülkemizin ve işkolumuzun şartlarını da dikkate alarak, işyerlerimizin durumuna da bakarak, her dönemin en iyi sözleşmelerini biz imzaladık. İşçi sınıfının buzkıran gemisi olduk. Buzkıran gemisi olduk.

Dostlarım, bildiğiniz gibi, bizim toplu sözleşme sürecinde, artık bir gelenek haline getirdiğimiz bazı uygulamalarımız var. Bunlardan biri de, anket uygulamamızdır. Önce kendi Araştırma Merkezimize MESS’e bağlı işyerlerinde çalışan tüm üyelerimizin katılacağı, bir anket yaptırıyoruz. 9-10-11 Temmuz günlerinde bu anketimizi yine yapacağız. Ardından, bağımsız bir araştırma şirketine, bu kez yüz yüze bir anket yaptırıyoruz. 16-17-18 Temmuz günlerinde o anketi de yaptıracağız. Yani biz, bütün bu uygulamalarla, tabanımızın sesine kulak veriyoruz. Üyelerimizin iradesine saygı duyuyoruz. Onların talepleriyle yola koyuluyoruz. İşte konuşmamın başında sözünü ettiğim Türk Metal’in güçlü geleneği budur, sendikal harekete getirdiğimiz endüstriyel demokrasi budur. İşte bu, üyelerimizin ortak iradesidir. Temsil ettiğimiz kitlenin gür sesidir. Yani dostlarım, sendikal demokrasinin ta kendisidir.

Değerli arkadaşlarım şimdi yeni bir dönemin başındayız. Yine dersimize iyi çalışıyoruz. Bundan sonra, buradaki ilk toplantının ardından, Genel Başkan Yardımcısı arkadaşlarım, tüm bölgeleri tek tek dolaşacak, siz temsilci arkadaşlarımızla toplantılar yapacak. Burada çok kalabalık olduğumuz için sizlere söz verme şansımız olmuyor. Ancak bölgelerde yapılacak toplantılarda sizler de görüşlerinizi özgürce dile getireceksiniz. Talep ve beklentilerinizi arkadaşlarımıza ileteceksiniz. Biz de bunları en ince ayrıntısına kadar değerlendireceğiz. Ardından anket çalışmalarımızı yapacağız. Sonra hem sizlerin öneri ve taleplerini hem de anketlerin sonuçlarını birlikte değerlendirip, toplu sözleşme taslağımızı hazırlayacağız. Eylül ayı başlarında da işveren sendikası MESS’e vereceğiz.

Peki, değerli arkadaşlarım, bütün bunları yapacağız, hazırlıklarımızı profesyonelce tamamlayacağız, ya Allah deyip yola çıkacağız ama bu sözleşmeye hangi koşullarda gireceğiz? İşte orası bizim açımızdan ne yazık ki pek iç açıcı değil. Her zaman söylediğim gibi, işimiz zor, hem de çok zor. İnanın bana, bu sözleşmeye çok zor koşullar altında hazırlanıyoruz. Çünkü ülkemiz ekonomisinde ciddi sorunlar yaşanıyor. Çalıştığımız firmaların bazıları önemli ölçüde iş daralması içindeler. Dövizde yaşanan dalgalanmalar, enflasyon artışı, gayri safi milli hasıla içinde sanayi kesiminin yüzde 2’ye yakın oranda düşüş yaşaması ve daha birçok gelişme, ülkemiz ekonomisinde önemli sorunlara yol açıyor.

İçinde bulunduğumuz dönem, yalnızca bizim değil, dünya ekonomisinin de en sancılı dönemlerinden biri ve bu sancılı dönem, ne yazık ki bizim işkolumuzu da yakından ilgilendiriyor. Özellikle otomotiv sanayii başta olmak üzere, küresel krizler artık sanayiyi doğrudan etkiliyor. Neredeyse son beş yılda, etrafımızdaki tüm gelişmeler, bizim aleyhimize ilerliyor. Covid-19 sonrası tedarik zincirlerinde yaşanan sıkıntılar, Rusya-Ukrayna savaşıyla tırmanan enerji maliyetleri, üretim gücünü elinde tutan Çin’in Avrupa’ya kurduğu baskı, ABD-Çin eksenli ticaret savaşları, yatırımların duraksaması, daralması, artan maliyetler, azalan siparişler büyüyen belirsizlikler ve ne yazık ki şimdi de Ortadoğu’da yaşanan bu savaş… Bunların hepsi Avrupa’yı da, Türkiye’yi de derinden etkiliyor.

Diğer yandan, hayat biz çalışanlar için her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Gün geçtikçe eriyen ücretlerimiz, işçinin sırtına yüklenen ağır yükler, insanca yaşamak bir yana, geçinmeyi bile lükse dönüşmüş durumda. Toplumun önemli bir kesimi, bu koşullarda yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Biz de bu süreçte, üyelerimizin bir zarar görmemesi, işten çıkarmaların yaşanmaması için sendika olarak büyük çaba gösteriyoruz. Elimizi taşın altına koyuyoruz. Duruşlarda üyelerimizi otellerimizde eğitime alıyoruz. Önce ülkemiz, işimiz, aşımız diyoruz, yaşanan bu krizin en az hasarla atlatılması için biz de mücadele ediyoruz.

Bildiğiniz gibi, biz bugüne kadar, her sözleşme döneminde önemli sorunlarla boğuştuk. Büyük badireler atlattık. Daha önceki sözleşmelerimizi hatırlayın, o zaman da başka sorunlarla boğuşuyorduk. Ancak yaşanan her türlü olumsuzluğa rağmen o sözleşmelerden zaferle çıktık. Elbette bunun birçok nedeni vardı. Kararlılığımız, direncimiz, bizim masada, sizin alanlarda ortaya koyduğumuz irademiz, bütün bunlar bu zaferin önemli nedenleriydi. Ancak bunların yanında, çok önemli bir neden daha vardı. O dönemde işyerlerinin işleri de iyiydi. Hem de çok iyiydi. Ülkede birçok sorun yaşanıyordu ama işyerleri için her şey yolundaydı. Fabrikalar çalışıyordu, bacalar tütüyordu, siparişler yetişmiyordu, işletmeler karlarına kar katıyorlardı.

Yani dostlarım, üretiyorduk, kazandırıyorduk ve kazandırdıklarımızdan da hak ettiğimiz payı istiyorduk. Sonunda istediğimiz oluyordu, hakkımızı alıyorduk. Kazanıyorduk. Ancak değerli arkadaşlarım bugün koşullar çok daha farklı. İşler o zamanki gibi iyi değil. O nedenle, bu kez işimiz zor, gerçekten zor. Ancak bu sizi yıldırmasın, umudunuzu kırmasın. Biz zor koşulların sendikasıyız. Biz bugüne kadar çok büyük badireleri atlattık, Allah’ın izniyle bunu da atlatacağız. Bu sözleşmeden alnımızın akıyla çıkacağız. Peki, bunu nasıl yapacağız? Her sözleşme döneminde olduğu gibi, soframızdaki ekmeğin durumuna, yaşam koşullarımıza baktığımız kadar, örgütlü olduğumuz işyerlerinin durumuna da, ülkemizin ekonomik koşullarına da aynı hassasiyetle bakacağız. Bunları asla göz ardı etmeyeceğiz. Bir yandan ekmeğimizi büyütmenin derdinde olacağız, diğer yandan hayatın, ekonominin gerçeklerini dikkate alacağız. Bir yandan alın terimizi koruyacağız, diğer yandan işimizi, aşımızı korumanın yollarını arayacağız.

Unutmayın, biz işimiz varsa aşımız var diyen bir kültürden geliyoruz. Biz, önce üretmek, sonra kazandırmak, sonunda da kazanmak isteyen bir anlayışla hareket ediyoruz. Bu noktada bana da, yönetim kurulumuza da, başkanlar kurulumuza da, siz temsilci arkadaşlarımızı da her zamankinden daha çok iş düşüyor. Üyelerimizle daha çok birlikte olacağız. Onlara durumu açık seçik anlatacağız. Herkesin aklıselim davranması için, duygularıyla değil, mantığıyla hareket etmesi için çaba göstereceğiz. Bu süreçte her biriniz, en az benim kadar inisiyatif alıp, sorumluluk alıp çalışacaksınız.

Bakın değerli arkadaşlarım, sizler bizim işyerlerindeki en güçlü kollarımızsınız. Sizlerin asıl görevi bugün başlıyor. Bugün bu salonda bulunan şube yöneticilerimize baştemsilci ve temsilcilerimize bugüne kadar çok sayıda eğitim verdik. Bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Daha nitelikli, daha gelişmiş eğitimlerle, sizlerin gelişimine katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Bugüne kadar sadece bu salondaki sizlere toplam 31.566 gün eğitim vermişiz. Sizleri 10.522 adet eğitim programına götürmüşüz. İşte aldığınız o eğitimleri uygulamaya koymanın günü bugündür. Gün bugündür, görev bugün içindir.

Unutmayın, sizler bu eğitimleri, böyle zor zamanlar için aldınız, bugünler için yetiştirildiniz. Bu salondakiler olarak, ben dâhil hepimizin asli görevi bu dakikadan itibaren sorumluluk almaktır. Çünkü bildiğiniz gibi, üyelerimizin neredeyse 3’te biri 30 yaş altındaki arkadaşlarımdan oluşuyor. Bu genç arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu hayatlarında ilk kez sözleşme görecekler. Onların daha çok dinlemeye, daha çok anlamaya, daha çok farkında olmaya ihtiyaçları ve hakları var. Bunu yapacak olanlar sizlersiniz. Onları yalan yanlış bilgilere, dezenformasyona karşı uyaracak, provokasyonlara karşı koruyacak, sendikasına sahip çıkmayı, sendikasının yanında olmayı öğretecek olanlar sizlersiniz.

Sizler bizim işyerlerindeki kurmaylarımızsınız. Sizler işyerlerindeki sesimiz, soluğumuzsunuz. O nedenle, siz değerli temsilcilerimize çok büyük görevler düşüyor. Bizim masa başı çalışmalarımızla, sizlerin anketler yoluyla katkı vererek hepimizin ortaklaşa hazırlayacağı taslağımıza sahip çıkmak hepimiz için bir namus borcudur. Taslağımızı işyerlerinde arkadaşlarımıza anlatmak görevi ve sorumluluğu sizlerin omuzlarındadır. Yeri geldiğinde eyleme çıkmak, direnmek, mücadele etmek sizlerin sorumluluğundadır. O nedenle, bu görev ve sorumluluğun bilinciyle başarılı çalışmalar yapacağınıza eminim. Sizlere güveniyorum.

Biz, bütün koşulları bilerek, bunları enine boyuna değerlendirerek, işimizi yapmaya çalışıyoruz. Bütün bu olumsuz koşullara rağmen, üyelerimizi korumaya, bu zor dönemi kazasız, belasız atlatmaya, çaba gösteriyoruz. Bizle sadece aynı sendikada değil, aynı kaderde, aynı mücadelede, aynı yolda buluşan Türk Metalcilerin, çelikten ağlarla ördüğü bu sağlam birliğe, beraberliğe, bu dostluğa güveniyoruz. Yeter ki sizler yanımızda olun, yeter ki sizler dayanışma gücünüzü esirgemeyin, yeter ki sizler bize inanın ve güvenin. Çünkü ben size bütün kalbimle inanıyorum.

Biz, her zamanki gibi ayakları yere basan o duruşumuzla, ülkemize, işimize ve üyelerimize karşı sorumluluğumuzla, bütün bu çalışmaların sonuçlarını harmanlayarak, bismillah deyip yola çıkacağız. Bu zorlukları daha önce birlik ve beraberliğimizle nasıl aşmışsak bu kez de hep beraber aşacağız. Biz bu sözleşmeyle, bir yandan iyi bir ücret almanın mücadelesini verirken, diğer yandan ekmek teknemizin de bekçisi olacağız. İşimize de, işyerimize de sahip çıkacağız. Bu toplantımızın, ülkemiz, işkolumuz, sendikamız ve 140 bin metal işçisi için başarılı ve hayırlı sonuçlar vermesi dileğiyle, sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.”

***

Genel Başkanımızın açılış konuşmasının ardından toplantının ilk bölümü tamamlandı.

Toplantının öğleden sonra gerçekleştirilen ikinci bölümü, Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomi ve Finans Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ünalmış’ın, “Makroekonomik Görünüm” başlıklı bir sunumuyla başladı. Ünalmış, sunumunda, Dünyada, Türkiye’de ve metal sektöründe yaşanan ekonomik gelişmelerle ilgili ayrıntılı bilgiler verdi.

Alın terinin karşılığını almak, güvenceli çalışma koşulları ve yüzbinlerin dayanışma gücüne sahip olmak için siz de hemen Büyük Türk Metal Ailesine katılın!

Türk Metal'e Üye Ol
Türk Metal'e Üye Ol