GENEL BAŞKANIMIZ KAVLAK “GREV KARARIMIZI ALDIK”
GENEL BAŞKANIMIZ KAVLAK “GREV KARARIMIZI ALDIK”

Gemlik Şubemizin 4. Olağan Genel Kurulu 25 Aralık 2021 Cumartesi günü Bursa’nın Gemlik ilçesinde toplandı. Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, Divan Başkanlığa seçildiği Genel Kurulda, MESS grup toplu iş sözleşmesinde sürecinde gelinen son durum ile ilgili önemli açıklamalarda bulunurken, önümüzdeki süreçte izlenecek yol haritasını açıkladı. Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın konuşması Bursa Line TV, Bursa As TV ve sendikamızın Facebook hesabından canlı olarak yayınlandı.

Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, Gemlik Şubemizin Genel Kurulunda gerçekleştirdiği konuşmasında MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi sürecinde gelinen nokta itibariyle sendikamız Türk Metal’in çok önemli kararlar aldığına dikkat çekerken, önümüzdeki süreçte izlenecek yol haritasını açıkladı. Genel Başkanımız Kavlak, önümüzdeki süreçte artık yalnızca sokakların, caddelerin ve meydanların değil, bütün işyerlerinin eylem alanı olduğunu belirtirken, sendikamızın 24 Aralık tarihi itibariyle grev kararı aldığını duyurdu.

Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın konuşmasının tam metni…

Birkaç gün sonra bir yılı daha geride bırakıyoruz. Ama 2021 yılı giderken bizden de bir şeyleri alıp götürüyor. Hepimiz, kazanımlarımızın bir kısmını biriktirdiğimiz umutların bir bölümünü ve beklentilerimizin bir parçasını 2021 yılı ile birlikte geride bırakıyoruz. Düşünüyorum da bugüne kadar bir yıl bitsin yenisi gelsin diye hiç bu kadar istekli olmamıştım. Şu günler geçsin üzerimizdeki bu karabasan kalksın diye hiç bu kadar dua etmemiştim. Ülkemizdeki her şey kendi doğal ritmine dönsün biz de işimizin başına ekmeğimizin peşine düşelim diye hiç bu kadar beklenti içinde olmamıştım. Evet, bu yıl da diğerleri gibi geçiyor. Ama ne yalan söyleyeyim hepimizi delip de geçiyor. Delip de geçiyor. Peki, gelecek yıl için umutsuz muyuz? Asla… Çünkü biz çarkları çevirenleriz. Bacaları tüttürenleriz. Üreten katma değer yaratan, kazandıranlarız. Biz her şey bitti zannedilirken nasırlı ellerimizi toprağa basıp yeniden ayağa kalkanlarız... Biz koşullar ne olursa olsun karanlıkta akan bir yıldız gibi umuda doğru kanat çırpanlarız. Emin olun yine kanat çırpmaya devam edeceğiz. Yine üretmeye, kazanmaya, kazandırmaya devam edeceğiz. Yine ülkemizi sırtlayıp bu uçurumun kenarından düze çıkartacağız. Çünkü biz Türk Metaliz. İşte ben bu inançla, gelecek yıllara umutla bakıyorum. İşte ben bu yüzden, sizlere emeklerinize, yüreklerinize sonuna kadar güveniyorum.

Yeni bir yola çıkarken ya da herhangi bir mücadeleye başlarken her zaman dönüp geriye bakarım.  Türk Metal'in işçi sınıfına örnek olan tarihimizin şanlı sayfalarında yerini bulan mücadele tarihine bakarım. Çünkü bu tarih benim beslendiğim en önemli kaynaktır. Bu sefer de öyle oldu. Buraya gelmeden önce yine dönüp geriye baktım. Geçmişimizden aldığım ilhamla bugüne kadar birlikte kazandıklarımızın ve mücadelemizin verdiği cesaretle karşınızdayım. İşte ben buradayım. Siz buradasınız. Peki, hazır mısınız? Hazır mısınız? O zaman düşün peşime alnımızdan akan her damla ter için soframızda küçülen her dilim ekmek için cebimizde eriyip giden her kuruş için ölümüne çalıştığımız her gün için düşün peşime. Düşün. Hep beraber meydanları dar etmeye gidiyoruz. Dar etmeye gidiyoruz.

Hepimiz için önemli bir aşamanın büyük bir mücadelenin çok önemli bir toplu sözleşme sürecinin tam da ortasındayken geçtiğimiz günlerde yoğun bir gündemi hep birlikte yaşadık. 2022 yılında uygulanacak asgari ücret toplumun büyük bir kesiminin hiç ummadığı oranda artarak 4250 lira olarak belirlendi. Asgari ücrete yıllık brüt yüzde 39 oranında zam yapıldı. Bu oran, devletin katkısıyla birlikte nette yıllık yüzde 50'ye kadar ulaştı. Hayatını zorluklarla sürdüren geçim sıkıntısı yaşayan asgari ücretli kardeşlerimiz için bir nebze olsun rahatlama sağlandı. Her zaman söylediğim gibi asgari ücretlilerin de insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmelerine Katlı sağlayacak bir oran belirlendi. Bildiğiniz gibi asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda işçileri temsil eden TÜRK-İŞ sürecin en başından bu yana en az 4 bin lira olması yönünde tavır koydu. Kamuoyu oluşturdu. Baskı yaptı. Diretti. Ve kazandı. Unutmayın. Bunu başaran TÜRK-İŞ'tir. Türkiye'nin örgütlü gücüdür. O nedenle bir kez daha gururla söylüyorum ki bu ülkede iyi ki TÜRK-İŞ var.

Ben Asgari Ücret Tespit Komisyonu üyesi değilim. Komisyonda geleneksel olarak TÜRK-İŞ Eğitim Sekreterleri görev yapıyor. Ancak bu kez bakanlıkta yapılan son pazarlık aşamasına ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yapılan son toplantıya TÜRK-İŞ'i temsilen ben de katıldım. Çünkü konu önemliydi müzakereler çetin geçti. Ergün Başkan rahatsızlığı nedeniyle katılamıyordu. Benim de orada olmamı istedi. O son toplantıya Külliye'ye giderken kafama koymuştum. Bu önemli bir fırsattı. Bir daha kolay kolay ele geçmezdi. Asgari ücreti belirlerken çok önemli bir şey daha yapmalıydık. Türkiye işçi sınıfının on yıllardır süren özlemini dindirmeliydik. Pandemiydi, ekonomik krizdi, şuydu, buydu derken kapkaranlık geçen bir dönemin sonunda bu dönemin mağduru tüm işçiler için iyi bir şey yapmalıydık. Yıllardır her açıklamamızda her konuşmamızda ısrarla talep ettiğimiz asgari ücretin vergi dışı kalmasını orada tekrar gündeme getirmeliydik. Bu işi artık çözmeliydik.  Bunu yalnızca biz değil işveren tarafı da talep edince Sayın Cumhurbaşkanı da tarihi bir karar verdi. Ve asgari ücret vergi dışı kaldı. Bu çok önemli bir gelişmeydi. Ancak bu da yetmezdi. Yine bizim ısrarlı talebimiz sonucunda tüm çalışanların ücretlerinden asgari ücret kadar olan kısmının vergi dışı kalması da karar altına alındı. Bu yalnızca önemli bir gelişme değildi. Bu bir devrimdi. Bunu da biz başardık. TÜRK-İŞ başardı.

Bu gelişmenin ardından Sayın Çalışma Bakanı Yaptığı yazılı açıklamada Bu konuyu kamuoyuna açıkladı. Ondan sonra da Meclis'te yapılacak düzenlemeyi beklemeye başladık. Ancak 17 Aralık gecesi meclise verilen kanun teklifiyle hepimiz şoke olduk. Teklifte yalnızca asgari ücretin vergi dışı kalması diğer ücretlerin bu kapsamın dışında olması düzenleniyordu. Burada teknik ayrıntılara girmek istemiyorum. Özet olarak söylemem gerekirse getirilmek istenen bu düzenlemeyle ülkemizde çalışanların yüzde 80'i asgari ücretli olacaktı. Fazla mesailer sosyal yardımlar hepsi ama hepsi vergiye tabi olacak 18 saat fazla mesaiye kalan bir işçinin eline geçen para vergiye gidecekti. Yani eline bir lira bile geçmeyecekti. Bu kabul edilemezdi.

Ülkemizdeki emekçiler böyle bir yoksulluğa mahkûm edilemezdi. Sendikalarımıza üye olan örgütlü işçiler bu şekilde cezalandırılamazdı. Gece gündüz mücadele verdik. İşveren konfederasyonu TİSK’i de yanımıza alarak iktidar partileriyle, muhalefet partileriyle uzun görüşmeler yaptık. Basınımızın desteğiyle uğraştık, didindik, evelallah o işi de çözdük. Bu büyük devrimi gerçekleştirdik. Hepimize hayırlı olsun. Az önce Şube Başkanımız sağ olsun bu sorunu benim çözdüğümü söyledi. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Ancak bu sorunları ben çözmüyorum. Siz çözüyorsunuz. Ben, sizin örgütlü gücünüzden… Arkamda dağ gibi duran büyüklüğünüzden bize verdiğiniz güvenden, destekten aldığım güçle oradayım. Asıl kahramanlar sizlersiniz. Hani bazen slogan atıyorsunuz ya aynen onun gibi. Dünya yerinden oynar. İşçiler birlik olsa... İşçiler birlik olsa...

Artık asgari ücret konusunu da hallettiğimize göre kendi gündemimize dönebiliriz. Bakın değerli dostlarım ben, sendikal hayatım boyunca yüzlerce toplu iş sözleşmesi gördüm. Müzakerelerine katıldım. Kıran kırana kavga verdim. Çoğuna da imzamı koydum. Özellikle MESS ile yaptığımız son iki grup toplu sözleşmelerinde çok önemli kazanımlar elde ettik. Zaferler kazandık. 2017 ve 2019 toplu sözleşme süreçlerinde yeni ve katılımcı bir uygulama yaptık. Taslağımızı hazırlarken sizlere sorduk. Anketler yaptık. Rakamları birlikte belirledik. O taslaklar Genel Merkezimizin değil hepimizin taslağı oldu. Hep birlikte sahip çıktık. Çok iyi haklar elde ettik. Bildiğiniz gibi imzaladığımız son toplu sözleşmemiz 31 Ağustos 2021 günü sona erdi. Biz de Ağustos ayı içinde yine örgüt içi demokrasiyi işleterek anketler uyguladık. Önce kendi araştırma merkezimize ardından da özel bir şirkete iki anket yaptırdık. O da yetmedi. MESS'e bağlı işyerlerindeki 577 temsilcimizi Ankara'ya çağırdık. Düzenlediğimiz bir çalıştayla onlara da sorduk. Görüşlerini aldık. Sonra Başkanlar Kurulumuzu topladık. Onlarla da durumu değerlendirdik. Ülkemizin koşullarını işyerlerimizin durumunu, üyelerimizin beklentilerini hepsini ama hepsini masaya yatırdık. Sonuçta da bugünkü sözleşme taslağımızı oluşturduk. Kamuoyuna açıkladık. Vardiya gazetemizle de sizlere duyurduk. Yaptığımız araştırmalar temsilcilerimiz aracılığıyla elde ettiğimiz bilgiler ışığında hazırladığımız taslak üyelerimiz tarafından memnuniyetle karşılandı. Yüzde 90'a varan bir çoğunluk taslaktan tatmin olduğunu belirtti. Gazeteler bu taslağı manşetlerine taşıdı örnek gösterdi. Bunun da verdiği moralle kolları sıvadık, süreci başlattık.

Uzun süreden beri hepimizin gündemini içinde yaşadığımız ekonomik gelişmeler ve bu gelişmelerin yol açtığı olumsuz sonuçlar oluşturuyor. Sanayicisinden işçisine köylüsünden memuruna kadar toplumun tüm kesimleri yaşanan olumsuzlukları iliklerine kadar hissediyor. Halkımız büyük bir belirsizlik içinde bir mengenenin arasındaymış gibi olup biteni kavramaya çalışıyor. Görünen köy kılavuz istemez derler. Lafı evirip çevirmeden, eğip bükmeden durumun adını koyalım. Yaşadığımız bu sürecin adı krizdir. Ekonomik krizdir. Ve eğer bir ülkede ekonomik kriz varsa sosyal yaşamdan siyasete hatta aile yaşamımıza kadar her şeyde, her yerde kriz vardır. Sorun vardır. Halkımız pandemi koşullarının da tetiklediği ekonomik krizin neden olduğu sorunlarla boğuşuyor.

Her gün kapanan bir dükkanın, işten atılan emekçilerin, tarladan aldığı ürününü satamayan köylülerin, ay sonunu getiremeyen emeklilerin haberlerini izlemekten hepimizin asabı bozuluyor. Olan biten karşısında şaşkınız. Hepimizin gözü ekranlarda döviz kurundaki değişimi izliyoruz. Döviz birkaç saat içinde inanılmaz oranda yükseliyor. Ardından bir bakıyoruz, büyük oranda düşüyor. Cebimizdeki para her geçen dakika eriyor biz de, olan biteni çaresiz seyrediyoruz. Hepimiz sakin ve durgun bir denizde giderken fırtınaya yakalanan bir gemi gibi alabora olduk. Hatta karaya oturduk. Şimdi hepimiz can yeleklerimizi giymiş durumda fırtınanın dinmesini bu denizin sakinleşmesi bekliyoruz. Artık hepimiz bir anlamda sözün bittiği yerdeyiz. Çünkü artık hepimiz dayanma gücümüzün sınırındayız. Çünkü artık hepimiz dardayız. Zordayız. Şimdi biz bu tabloda iki önemli ve zor süreci birlikte yaşıyoruz. Başka bir deyişle iki paralel çizgi üzerinde eğilmeden, bükülmeden, düşmeden yürümek için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz.

Biz bu ülkede en iyi sözleşmeleri imzalayan en iyi hakları alan sendikayız. Yahu Allah aşkına yıllardır mücadele ettik, direndik, kazandık. Ama bir gün olsun  "Oh" diyemedik. Bir gün kafamızı kaldıramadık. Aldığımızı, ağzımızın tadıyla yiyemedik. Düşünsenize kardeşlerim her gece cebimizde yüz lirayla yatıyoruz. Doksan lirayla uyanıyoruz. Bu bize reva mıdır? Bu adalet midir? Böyle bir düzen olabilir mi? Eğer olabiliyorsa ben bu düzeni kabul etmiyorum.

Şu yaşadıklarımızı bir bakın. 2020 yılının Ocak ayında iyi bir sözleşme imzaladık. Mart ayında pandemi çıktı. Hayatımızı altüst etti olan bize oldu. Pandeminin etkisi azalmaya başladı. İşler yavaş yavaş açılıyordu ki bu kez de ÇİP krizi çıktı. İşyerleri durmaya başladı. Yine olan bize oldu. Peki, soruyorum sizlere biz bu koşullarda ne yapmalıyız? Bu karanlık tablodan nasıl çıkmalıyız? Ekmeğimizi, haklarımızı nasıl korumalıyız? Mücadele ederek, direnerek, iş durdurarak… Yürüyerek, bağırarak. Eylemin kralını yaparak, kralını... Günlerdir hepimiz ayaktayız. Vardiya giriş çıkışlarında kent meydanlarında eylemdeyiz. Dedim ya. Artık sözün bittiği yerdeyiz. Artık bıçağın kemiğe dayandığı noktadayız. Gelebileceğimiz son noktadayız. O halde bir kez daha söylüyorum bundan sonraki süreçte eylemse eylem, grevse grev... Eylemse eylem, grevse grev...

Gemlik Şubemizin bu genel kurulu bizim için yeni bir milattır. Buraya boş gelmedim. Ajandamda yeni kararlarla yeni planlarla geldim. Buraya yeni eylem kararlarımızı açıklamaya geldim. Bakın son birkaç gündür örgütlü olduğumuz bütün bölgeleri eylem alanına çevirdik. Buna devam edeceğiz. Bütün bölgelerde küçük çaplı mitinglerle mücadelemizi yükseltiyoruz. Daha da yükselteceğiz. Salı günü İzmir'de alanlardaydık, Çarşamba günü Manisa'daydık, Perşembe günü Bursa Kent Meydanını inlettik, dün Eskişehir'deydik... Bugün buradayız. Pazartesinden itibaren eylemlerimize devam edeceğiz. Çerkezköy'de, Gebze'de, Bolu'da, Sakarya'da, Ankara'da olacağız. Her yerde. Her meydanda biz olacağız. Hiç durmayacağız. Hiç durmayacağız. Ve bütün bu sürecin sonunda da muhatabımızdan olumlu bir adım gelmezse sesimizi duymayanlar duysun diye… Bizi görmeyenler görsün diye... Anlamayanlar anlasın diye... Sizleri Kocaeli meydanına çağıracağım. Binleri, on binleri, yüzbinleri… O meydana çağıracağım. Artık yeter demeye çağıracağım. Bıçak kemiğe dayandı demeye çağıracağım. Direnmeye. Mücadele etmeye çağıracağım. Orada olacak mısınız? Bu mücadeleye var mısınız? Var mısınız?

Ben bugün buraya yalnızca eylem planlarımızı anlatmaya değil başka bir kararımızı da açıklamaya geldim. Mücadeledeki en etkili silahımızı buradan... Gemlik'ten bütün Türkiye'ye duyurmaya geldim. Buraya grev kararımızı alarak geldim. Grev kararımızı açıklamaya geldim. Evet dostlarım dün, yani 24 Aralık günü itibariyle grev kararımızı aldık. Artık yalnızca sokaklar, caddeler, meydanlar değil. Her yer eylem yeridir. Her yer, bütün işyerleri eylem alanıdır. Grev kararımız hayırlı olsun. Gazamız mübarek olsun.

Ülkemizin içinde bulunduğu koşullar ortada. Ekonomideki belirsizlik hepimizi tedirgin ediyor. İşin nereye varacağını kestiremiyoruz. Cebimize girecek paramız şimdiden eriyor. Uykularımız kaçıyor. O nedenle bu sözleşmeyi en kısa zamanda bitirmek istiyoruz. Önümüzdeki belirsizlikleri ekonominin taşıdığı riskleri göz önüne alarak, elimizi çabuk tutmak bir an önce o masaya oturup tüm haklarımızı son kuruşuna kadar almak için Başkanlar Kurulu olarak mücadeleye karar verdik. Buradan MESS yetkililerine sesleniyorum. Artık deniz bitti. Sakın unutmayın deniz bizim için biterse sizin için de bitmiş demektir. Onun için bu işi daha fazla uzatmanın anlamı yok. Gelin masaya bu işi bitirelim. Gelin masaya iyi bir sözleşme yapalım. Gelin masaya nereye varacağı belli olmayan bu koşullarda siz de, biz de önümüzü görelim. Bizi bekletmeyin. Oyalamayın. Hakkımızı verin elimizi havada bırakmayın, el sıkışalım, işimizin başına dönelim. Bakın, son iki sözleşme sürecimizde bizim taleplerimize karşı gösterdiğiniz duyarlılık ve sergilediğiniz işbirliği için sizlere teşekkür ediyorum. Ama asıl olan bugündür. Bugün MESS bugün önemli bir sınavın eşiğindedir. O sınav dostluk sınavıdır. O sınav vefa sınavıdır. Biz bugüne kadar sosyal ortağımıza karşı yalnızca iyi gün dostu olmadığımızı kötü günde de onların yanında olduğumuzu her fırsatta gösterdik. Ne emeğimizi, ne mesaimizi, ne de canımızı esirgedik. Şimdi sıra onlarda... Ne demişler... Yiğit bin yaşar fırsat bir düşer. Ne kadar yiğit olduklarını şimdi göreceğiz. Gösterin iyi niyetinizi. Gösterin dostluğunuzu. Gösterin yiğitliğinizi. Biz de görelim. Biz de görelim.

Bakın Devletimiz büyüme rakamlarını açıklandı. Türkiye üçüncü çeyrekte yüzde 7,4 oranında büyüdü. Bir önceki çeyreğe göre artış yüzde 2,7 oldu. Her şey ama her şey büyümüşken, emeğin bu büyümeden aldığı pay küçüldü. Bir önceki çeyreğe göre yüzde 2,9 puan azalarak yüzde 29,8'e düşmüş. Yani ne olmuş bu ülkenin emekçileri daha da yoksullaşmış. Ekmeği küçülmüş. Dostlarım biz bunu kabul edemeyiz. Buna katlanamayız. Böyle yaşayamayız. Biz bu büyümeden hakkımız olanı almak istiyoruz. Adil bir gelir dağılımı istiyoruz. TÜİK'in çakma enflasyonuna göre değil çarşının, pazarın enflasyonuna göre tüm kayıplarımızı telafi etmek istiyoruz. Bununla da yetinmiyoruz. Biz, bunun üzerine bir de refah payı almak istiyoruz. Ürettiklerimizden, ekonomiye yaptığımız katkıdan kazandırdığımız katma değerden payımızı almak istiyoruz. İşte bizim itirazımız bunadır. İtirazımız, küçülen ekmeğimizedir. İtirazımız, üretimden aldığımız payımızın azalmasınadır. İtirazımız, cebimizden uçup giden paramızadır. Gerisi lafı güzaftır. Boş laftır.

Buradan TÜİK yetkililerine de seslenmek istiyorum. Açıkladığınız o enflasyon rakamları gerçeği yansıtmıyor. Ben dün aldığım peyniri, zeytini bugün aynı fiyata alamıyorum. O nedenle sizin açıkladığınız o rakamlara kimse inanmıyor. İnanmıyor. İşte sizin ilan ettiğiniz o rakamlar sözleşme masasında bizim karşımıza çıkıyor. Bizim soframızdaki ekmeğimiz küçülüyor. Cebimizdeki paramız azalıyor. Biz fakirleşiyoruz. Yapmayın, ayıptır. Günahtır.

MESS yetkililerine bir kez daha sesleniyorum. Gelin masaya, gelin ama TÜİK rakamlarıyla gelmeyin. Bu işi adaletli bir şekilde bitirelim. Hakkı koruyalım. Gelin masaya, felcin, ama o masada da adil olun, adil. Vicdanlı olun. Hakkı koruyun. Sakın bizim karşımıza içi boş söylemlerle aslı astarı olmayan bahanelerle gelmeyin yok salgınmış, yok covidmiş, yok yonga kriziymiş. Yok işyerlerinde duruşlar varmış. Bunlarla gelmeyin. Sizin yaşadığınız kriz de bizim yaşadıklarımız pembe dizi mi? Yaşananlar sizin için sıkıntı da bizim için düğün, bayram mı?  Evet biz de biliyoruz. Ülkemizin en büyük fabrikaları Çip krizi yüzünden üretime ara veriyor. Renault bu yıl 51 gün durdu. Bundan sonra da duruşlar bekleniyor.  Tofaş 55 gün durdu. Orada da duruş bekleniyor. Ford 55 gün durdu. Bundan sonra da duruşlar bekleniyor. MAN, Mercedes, Bosch… Duruşlar devam ediyor. Aklınıza gelen her fabrikada Çip krizi nedeniyle uzun ya da kısa süreli duruşlar bekleniyor. Ülkemiz sanayisi duruyor. Peki, fabrikaları biz mi durduruyoruz? Üretimden biz mi kaçıyoruz? O nedenle sakın bize duruşlarla falan gelmeyin. Bir kulağımızdan girer, öbüründen çıkar. Çünkü biz bütün krizlerin faturasını canımızla ödedik. Canımızla. Biz, canımız pahasına çalıştık. Biz, ölümüne çalıştık. 

Bir kez daha söylüyorum. Altını kalın kalın çizerek söylüyorum. Biz, umutsuz değiliz. Biz, çaresiz değiliz. Bizim lugatımızda bu sözcükler hiç olmadı. Hiçbir zaman hayattan ümidimizi kesmedik. Buraya kadarmış demedik. Kendimize güvendik. Yaslandığımız dağın zirvesinde dalgalanan Türk Metal bayrağından güç aldık. Bir olduk, iri olduk, diri olduk. Yine öyle olacağız. Bundan önce çalıştık, ürettik, hakkımızı aldık. Yine alacağız. Zorluklar karşısında, bana mısın demedik. Yine demeyeceğiz. Zaman yaklaşıyor günü gelince herkes görecek. O masadan hakkımızı almadan kalkmayacağız. O masayı miting alanına çevireceğiz. O masada direneceğiz. 2017 sözleşmesinde çıtayı buraya koyduk, 2019'da buraya çıkardık, şimdi buraya koyacağız. Biz nedeni olmadığımız bir sorunun mağduru olmak istemiyoruz. Biz bu krizlerin bedelini ödemek istemiyoruz. Biz, yaşanan bütün zorlukların bütün kesimlerin özverisi ve adil bir paylaşımla aşılabileceğine inanıyoruz. Hiç kimse kısa vadeli çıkarlara odaklanarak bir gelecek inşa edemez. Biz, hem kendimiz, hem de ülkemiz için bir gelecek arıyoruz. Ve bu idealimize de mutlaka ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz.

Biz her şeyi fazlasıyla hak ediyoruz. Biz demokrasi istiyoruz. Biz hak ve özgürlüklerimizi sonuna kadar kullanacağımız demokratik bir ülke istiyoruz. Biz sendikal haklarımızı kullanmak, özgürce örgütlenebilmek, sendikamızın çatısı altında kendimizi güvende hissetmek istiyoruz. Biz özgür toplu pazarlık düzeninde hakkımızı sonuna kadar almak istiyoruz. Biz karakışta işten atılmak istemiyoruz. Evimize helal ekmek götürmek çoluk çocuğumuzun yüzüne bakabilmek istiyoruz. Biz az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz. Biz, iş cinayetlerinde can vermek istemiyoruz. Biz, bu ülkede çalışmak, üretmek, ürettiğimizi hakça paylaşmak istiyoruz. Biz, İnsanca yaşamak istiyoruz. İnsanca yaşamak istiyoruz.

Konuşmamın başında da söylediğim gibi biz, mücadelemizle, verdiğimiz yaşam kavgasıyla, içimizde yanan memleket sevdasıyla zor zamanların insanlarıyız. Fakat şunu da hiç kimse aklından çıkartmasın. Zor zamanların insanlarıyız ama kölesi de değiliz. Biz bu süreci barış içinde masada bitirmek istiyoruz. Ama olmazsa işi sokaklara taşımayı da iyi biliriz. Biz, o sokakların yabancısı değiliz. Biz o sokaklardan geldik. Gerekirse yine o sokaklara döneriz mücadelenin kralını veririz. Biz sizden aldığımız güçle arkamızda sizin desteğinizle o masada en iyisini yapmak için, en iyisini almak için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Yine haykıracağız. Nefesimiz yettiğince bağıracağız. Bir kez daha söylüyorum. Eylemse eylem, grevse grev… Eylemse eylem, Grevse grev...

***

Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, salondaki konuşmasını tamamladıktan sonra, genel kurul salonunu dışına kurulan ekranda genel kurulu takip eden üyelerimizle bir araya gelerek, süreç ile ilgili kısa bir bilgilendirmede bulundu.

***

Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın konuşmasının ardından ise kürsüye çıkan Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertarslan, Aka Otomotiv Genel Müdürü Hüseyin Özden ve Ficoso Türkiye İnsan Kaynakları Müdürü Seda Kaya genel kurul delegelerine başarı dileklerini sundukları bir selamlama konuşması gerçekleştirdi.

***

Gerçekleştirilen konuşmaların ardından Gemlik Şubemizin Faaliyet Raporu genel kurul delegeleri tarafından oybirliği ile kabul edildi. Bu bölümde Çimtaş Boru işyerinden İzzet Ok ve Ficosa Otomotiv işyerinden Nurten Bahar söz alarak konuştu.

***

Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın Divan Başkanlığına seçildiği genel kurulda Divan Başkanvekilliklerini Genel Başkan Yardımcımız Uysal Altundağ ile Genel Sekreterimiz Taliphan  Kıymaz, kâtip üyeliklerini ise Turgay Döşlü ile Nazmiye Yolduruk yürüttü. 

***

Genel Kurula katılan misafirler arasında TÜRK-İŞ Bursa 8 Bölge Temsilcisi Ruhi Biçer, Genel Başkan Yardımcılarımız Yusuf Ziya Odabaş ve Halil Faki Erdal, Genel Mali Sekreterimiz Murat Salar, Gemlik Şubemizin örgütlü olduğu işyerlerinin temsilcileri ile siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri yer aldı.

***

Tek liste ile gidilen seçimlerde Şube Başkanlığına Kemal Durmaz, Şube Sekreterliğine Mehmet Kayaoğlu, Şube Mali Sekreterliğine Doğan Yıldıran, Şube Teşkilatlandırma Sekreterliğine Ramazan Gedik ve Şube Eğitim Sekreterliğine Hakan Ergen seçildi.

Alın terinin karşılığını almak, güvenceli çalışma koşulları ve yüzbinlerin dayanışma gücüne sahip olmak için siz de hemen Büyük Türk Metal Ailesine katılın!

Türk Metal'e Üye Ol
Türk Metal'e Üye Ol