BURSA 1 NOLU ŞUBEMİZİN 4. OLAĞAN GENEL KURULU YAPILDI
BURSA 1 NOLU ŞUBEMİZİN 4. OLAĞAN GENEL KURULU YAPILDI

Türk Metal Sendikası Bursa 1 Nolu Şube 4. Olağan Genel Kurulu açılış programı 17 Aralık 2022 Cumartesi günü, Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın Divan Kurulu Başkanlığına seçildiği genel kurulda Divan Başkanvekilliklerini Genel Başkan Yardımcımız Uysal Altundağ ve TOFAŞ Şube Başkanımız Ömürlü Bayram, Divan Katip üyeliklerini ise Ahmet Taşan ile Daimi Polat yürüttü.

Bursa 1 Nolu Şube 4. Olağan Genel Kurulu’nda Divan Başkanı olarak Genel Kurul Delegelerine seslenen Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, sözlerine Türk Metal üyelerinin 2022 yılına büyük kazanımlarla girdiğini hatırlatırken, sonrasında ülkemizde ekonomik anlamda yaşanan olumsuz gelişmeleri değinerek şunlara söyledi: “Benim bu yaşadıklarımıza şiddetle itirazım var. Bu itirazı özellikle Bursa’da dile getiriyorum. Türk sanayinin, Dünya çapında ün salmış ve ülkemizde en çok işçinin yaşadığı şehirlerinden biri olan bu emekçi şehrinde dile getiriyorum. Çünkü biliyorum ki bu kentin emekçileri, fedakârdır, çalışkandır, dürüst ve Türkiye sevdalısıdır. İhracat rekorları kıran onlardır. Gece gündüz demeden ölümüne çalışan, herkes evine kapanmışken Pandemide, bana mısın demeden üreten onlardır. Ve bu kentin emekçileri zamanı geldiğinde küçülen ekmeklerinin, kaybolan umutlarının, hiçe sayılan emeklerinin yeniden peşine düşecektir. Bu kentin emekçileri, günü geldiğinde eskisinden daha güçlü, eskisinden daha inançlı olarak mücadele etmeye devam edecektir. Hiç merak etmeyin. O zaman, önünüzde yine ben olacağım. Yine Türk Metal olacak. O zaman daha da büyümüş olacağız. 300 binlere varan üye sayımızla yine tarih yazacağız” dedi.

Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın konuşmasından satır başları:

“Nedeni olmadığımız sorunların hep mağduru oluyoruz”

Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, ülkemiz de çözüm bekleyen birçok sorunun olduğunu hatırlatarak sözlerine devam ederken, bu sorunların emekçileri nasıl etkilelediğini şöyle değerlendirdi: “Öyle bir süreç yaşıyoruz ki yüzümüzü ne yana çevirsek bir sorun, elimizi neye atsak çözüm bekleyen bir problem… Ve hangi dosyanın kapağını kaldırsak bir belirsizlikle karşılaşıyoruz. Hem ülke içinde hem de dışında sonuçlarını önceden kestiremediğimiz ve bizi yani emekçileri nasıl etkileyeceğini bilemediğimiz gelişmeler yaşıyoruz. Aslına bakarsanız tüm bu yaşananların, emekçileri nasıl etkileyeceğine ilişkin bizim oldukça sağlam bir tecrübemiz var. Çünkü ne zaman işler tersine dönse, ne zaman duvardaki bir taş yerinden oynasa ya da motor su kaynatmaya başlasa kabak hep bizim başımıza patlıyor. Yaşananların sonuçları hep bize fatura ediliyor. Günün sonunda herkes tereyağından kıl çeker gibi bütün sorumluluklardan sıyrılıyor. Herkes gemisini kurtaran kaptan oluyor. Bize de ekonomiyi kurtarmak kalıyor. İhracat rekorları kırarak, bütün zorluklara katlanarak, fedakarlığın en büyüğünü yaparak hatta canımız pahasına ölümüne çalışarak. Bu ekonomi için daha da önemlisi bu ülke için elimizden gelenin fazlasını yapıyoruz.

Ancak biz ne yaparsak yapalım, bütün krizlerin, savaşların, darboğazların bedelini yine biz ödüyoruz. Örnek mi istiyorsunuz? Bakın, fazla geriye gitmeye gerek yok. Son 20 yılda başımıza neler geldi, neler… 2001 yılında zamanın Cumhurbaşkanı Bir anayasa kitabı fırlattı ülkemiz büyük bir ekonomik krize girdi. Dolar kuru bir gecede yüzde 40 arttı. Faizler ve enflasyon uçuşa geçti. 1,5 milyon işçi işini kaybetti. Dile kolay 1,5 milyon insandan söz ediyorum.

Ardından 2008 krizi geldi. O yıla kadar her yıl büyüyen Türkiye ekonomisi 2009 yılında yüzde 4,7 oranında küçüldü. Bu ekonomik daralma sonucunda Reel sektör büyük sorunlar yaşadı. Şubat 2009’da işsizlik oranı yüzde 16,1 seviyesini gördü. Olan yine bize oldu.

Peki, bitti mi? Biter mi? Bu ülkede ne krizler biter, Ne de bizim çilemiz biter. Bakın 2018 yılında Bu kez de döviz ve borç krizi patladı. Sonuç: Yine ekonominin bütün yükü Enflasyon ve işsizlik olarak emekçilere yüklendi. O da yetmedi. 2020 yılında korona belası ortaya çıktı. Pandemiyle birlikte ağırlaşan hayat şartları, giderek artan enflasyon, durgunluk, üretim krizleri, işten çıkartmalar herkesten önce emekçileri vurmaya başladı. Özellikle örgütsüz işçiler işlerinden oldu. Ücretlerini alamadı. Olan yine emekçilere oldu. Biz bütün önlemlerimizi zamanında alarak en ufak bir ücret kaybına bile uğramadan, işten çıkarılma korkusu yaşamadan bu süreci atlattık. Hiçbir üyemiz işsiz kalmadı. Ücretini eksik almadı. Ancak değerli arkadaşlarım her işçinin bir Türk Metal’i yok. Her işçinin böyle bir sendikası yok. Arkasında dağ gibi duran bir kalesi yok.

Pandemiden kurtuluyoruz derken bu kez de başımıza Çip krizi çıktı. Özellikle bizim işkolumuzda otomotivde ve beyaz eşyada üretim durma noktasına geldi. İşten çıkarılma riski ve daha birçok sorun ardı ardına yaşanmaya başladı. Peki, sonra ne oldu? Bu sefer Dünya haritasında bir tuğlayı yerinden oynattılar. Yine emekçilerin gündeminde olmayan bir gelişme pişmiş aşımıza su katmaya başladı. Enerji krizi, tahıl krizi derken, nükleer tehditler bile duymaya başladık. Bunlara bir de içerdeki kırılgan siyasi süreç, ekonomide yeni model arayışları, Merkez Bankasının kararları ve başımızın belası TÜİK’in enflasyon rakamları eklenince yine sevincimiz kursağımızda kaldı. Yine zaman, bizi paçamızdan çekmeye başladı. Sorunlar ardı ardına geldi, bıçak kemiğe dayandı. Yine yaşananların bedeli bizim sırtımıza yüklendi. Her zaman söylediğim gibi biz nedeni olmadığımız bir sorunun mağduru olmak istemiyoruz. Ama maalesef nedeni olmadığımız sorunların hep mağduru oluyoruz.”

“Bu düzen bizi korumuyor”

TUİK’in açıkladığı büyüme rakamlarına dikkat çekerek sözlerine devam eden Genel Başkanımız Kavlak, “TÜİK’in açıklamasına göre yılın ilk çeyreğinde, Türkiye yüzde 7,3 oranında büyümüş. Bu büyümeden sermaye yüzde 47,6 pay almış. Biz yani emekçiler sadece yüzde 31,2 pay almışız. İkinci çeyrekte, Türkiye yüzde 7,6 oranında büyümüş. Sermaye yüzde 54 pay alırken bizim payımız yine küçülmüş yüzde 25,4’e gerilemiş. Üçüncü çeyrekte Türkiye bu kez yüzde 3,9 oranında büyümüş, sermaye payını yine artırmış. Yüzde 55’e ulaşmış. Biz yerimizde saymışız. Payımız yine yüzde 26,3’te kalmış. Büyümeden bu kadar pay alan için bu ülkede elbette ekonomik kriz falan olmaz. Bu ülkede adaletsiz gelir dağılımı var. Adaletsiz vergi politikaları var. Bizim cebimizden alınıp bir avuç zenginin cebine konanlar var. İşsizlik var, yoksulluk var.  Bu düzen bizi korumuyor. Bu düzen bankada parası olanları, kur korumalı mevduata yatırım yapanları, büyümeden fazlasıyla pay alanları, döviz biriktirenleri koruyor” dedi.

TUİK açıkladığı rakamlara değinerek sözlerine devam eden Genel Başkanımız Kavlak, şunları söyledi: “Size birkaç rakam daha vereyim. Geçen gün arkadaşlarım bana bir tablo getirdiler. Bunu size göstermek istiyorum. Bakın, TÜİK verileriyle hazırlanmış bu tabloda 2019 yılının sonunda sermaye ve emeğin büyümeden aldığı pay eşit görünüyor. O tarihten sonrasına bir bakın. Sermaye yukarı doğru gidiyor, biz baş aşağı gidiyoruz. Şuna bir bakar mısınız? Timsah ağızı gibi. Gerçekten de ekmeğimiz timsahın ağzında… Başka bir rakam daha vereyim. Bakın bu grafikte de Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşunun satış hasılatı içindeki işçilik payı görülüyor. 1999 yılında bu işçilik payı yüzde 9,9’muş. 2021 yılında yüzde 4,4’e düşmüş. Yani yine bizden gitmiş. Hal böyleyken İhracatçılar Meclisi Başkanı çıkmış asgari ücreti fazla artırmayın, 400 doları geçmeyin yoksa ihracatımız sekteye uğrar diyor. Yani devletimizi tehdit ediyor. Yahu Allah’tan korkun Allah’tan… Sanayide elektriğe yüzde 400 zam gelmiş. Doğalgaza yüzde 264 zam gelmiş. Adamların gıkı çıkmıyor. Kimseye bir şey söyleyemiyor. Ağzını açıp iki laf edemiyor. Ama gözünü emekçinin parasına dikiyor. Yahu siz bu emekçilerin ekmeğine daha ne kadar çökeceksiniz? Yetmedi mi? Gözünüz doymadı mı? Bizden daha ne alacaksınız?”

“TUİK’in rakamlarıyla sözleşme masasına oturmayacağız”

Genel Başkanımız Kavlak, 2023 grup toplu iş sözleşmesinde TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamları ile oturmak istemediklerini, TUİK’ten işçilerin geçim endeksinin açıklanmasını talep edeceklerini dile getirerek sözlerine şöyle devam etti: “Aralık ayı başında TÜİK enflasyonu açıkladı. Ne dediler? Yüzde 84… Peki, devletin her yıl açıkladığı yeniden değerleme oranı var ya. Hani köprü geçişlerine, trafik cezalarına, pasaport harçlarına yapılan güncelleme kaç olarak açıklandı biliyor musunuz? Evet, yüzde 123 olarak açıklandı. Neden? Çünkü devletimiz diyor ki bu rakamın altında açıklarsam devlet zarar eder. Aslında ne demek istiyor? Enflasyon en az bu kadar demek istiyor. Peki, şimdi soruyorum. Devlet zarar ediyor da biz etmiyor muyuz? O nedenle ısrarla söylüyorum, söylemeye de devam edeceğim. Gerekirse resmi olarak TÜİK’e başvuracağım. Biz işçilerin geçim endeksinin açıklanmasını, enflasyon paketinin bizim temel harcamalarımıza göre yapılmasını istiyoruz. Ayrı bir endeks talep ediyoruz. Bu kadar açık, bu kadar net...

Siz bir enflasyon oranı açıklıyorsunuz, emeklisi, memuru, dulu, yetimi… Hepsi sizin açıkladığınız o rakama göre zam alıyor. Siz bir oran açıklıyorsunuz, metal emekçisi o rakamla sözleşme masasına oturuyor. Bakın buradan ilan ediyorum. İşte 2023 sözleşmesi geliyor. Ben artık o TÜİK rakamlarıyla masaya oturmam. O rakamlarla pazarlık yapmam.  Yeter artık, yeter. Uğraşıyoruz, mücadele ediyoruz. Uykusuz geceler geçiriyoruz. Sokakları, caddeleri dolduruyoruz, miting alanlarında avazımız çıktığı kadar bağırıyoruz. Sonunda da bir sözleşme imzalıyoruz. Aradan üç ay geçiyor. Enflasyon canavarı cebimizi kemirmeye başlıyor. Elde avuçta ne varsa gidiyor. Sizden rica ediyorum, dişinizi biraz sıkın, biraz daha sabredin. 2023 geliyor. O masa geliyor. Yine mücadele edeceğiz, direnişler, eylemler, mitingler yapacağız. Yine kazanacağız. Yeter ki siz bizim arkamızda durun. Yeter ki destek verin. Yeter ki direnin, mücadele edin. Evvel Allah, alamayacağımız hak yoktur. Ancak tekrar ediyorum, başka bir yol bulacağız, o enflasyon rakamlarıyla, bu TUİK’in rakamlarıyla sözleşme masasına oturmayacağız.”

***

Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın konuşmasının ardından ise kürsüye çıkan BOSCH BU 1 Teknik Genel Müdürü Mustafa Bulut ile BOSCH Rexroth Teknik Genel Müdürü İrfan Bayrak genel kurul delegelerine başarı dileklerini sundukları bir selamlama konuşması gerçekleştirdi.

***

Gerçekleştirilen konuşmaların ardından Bursa 1 Nolu Şubenin Faaliyet Raporu genel kurul delegeleri tarafından oybirliği ile kabul edildi. Bu bölümde delegelerden Erdal İmren ve BOSCH işyeri çalışanlarından Adem Güven söz alarak konuştu.

***

Genel Kurula katılan misafirler arasında TÜRK-İŞ 8. Bölge Temsilcisi Ruhi Biçer, BOSCH Rexroth İnsan Kaynakları Direktörü Serra Yüksel, BOSCH Fren Sistemleri İnsan Kaynakları Direktörü Ayşem Fındık, BOSCH Endüstriyel İlişkiler İnsan Kaynakları Kısım Müdürü Mecit Taner, BOSCH İnsan Kaynakları Alan Yöneticisi Hakan Oktar ile siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri yer aldı.

***

Tek liste ile gidilen seçimlerde Şube Başkanlığına Mehmet Burhan, Şube Sekreterliğine Sedat Gülter, Şube Mali Sekreterliğine Murat Özkan, Şube Teşkilatlandırma Sekreterliğine Mustafa Aydın ve Şube Eğitim Sekreterliğine Fatih Bozkurt seçildi.

Alın terinin karşılığını almak, güvenceli çalışma koşulları ve yüzbinlerin dayanışma gücüne sahip olmak için siz de hemen Büyük Türk Metal Ailesine katılın!

Türk Metal'e Üye Ol
Türk Metal'e Üye Ol